Fransa, dünyada kürtaj hakkını anayasasına alan ilk ülke, sonunun ABD gibi olmasını istemiyor

HakikaT

Global Mod
Global Mod
Ortak sponsorlar yasa taslağını 780'e karşı 72'lik ezici bir oyla onayladılar. Sonuç olarak uzun süre ayakta alkışlandılar. Fransa böylece kürtaj yasasını, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde tartışmalı olduğu, hatta reddedildiği bir dönemde devlete dayatmış oldu.


Geçtiğimiz yıl Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Macron, kürtaj hakkının devlete dahil edilmesini desteklediğini açıklamıştı. Bunu, ABD Yüksek Mahkemesi'nin, Amerika Birleşik Devletleri'nde hamileliğin 22. haftasına kadar ilk kürtajını belirleyen 1973 Roe v. Wade kararını bozmasından yaklaşık bir yıl sonra yaptı.


Kamuoyu araştırmalarına göre Fransız halkının yüzde 80'i kürtajın yasallaşmasını destekliyor. Bugün Paa'nın merkezinde toplanan kürtaj yanlısı aktivistler alkışlarken, arka planda Eyfel Kulesi belirdi ve sonuç sesli olarak duyurulduğunda her iki ekranda da MyBodyMyChoice (Benim Bedenim, Benim Seçimim) yazısı belirdi.


Başbakan Gabriel Attal, sesin önünde, tek isimle bir mesaj gönderelim: Bedeniniz size aittir ve kimse sizin adınıza karar veremez, dedi. Macron, sosyal medya X'te, devletin güvence altına aldığı yeni özgürlüğü birlikte kutlayalım, diye yazdı.


Fransa Adalet Bakanı Eric Dupond-Moretti, Ocak ayında yaptığı açıklamada, ilk hapishanenin güvenlik amacıyla kurulduğu, ancak daha sonra ABD Yüksek Mahkemesi'nin yakın zamanda aldığı kararın kendisine hatırlattığı gibi kapatıldığı dönemde tarihin başka örneklerle dolu olduğunu söyledi. Artık demokrasi gününün, en küçüğünün bile bundan muaf olmadığına dair inkar edilemez kanıtımız var, dedi.


Birincisi, hayat onsuz var olamaz



Fransa'da kadınların kürtaj hakkı 1974'ten beri yasal. Ancak ABD Yüksek Mahkemesi'nin 2022'deki kararı, aktivistleri Fransa'nın kendi eyaletinde bu hakkı açıkça koruyan ilk ülke olması için baskı yapmaya yöneltti.


Eyalette kürtaj ilk olarak kutsandı, ancak eleştirisiz de değildi. Katolik Aileler Derneği başkanı Pascale Morinierov, bu adımı kürtaj karşıtı aktivistlere karşı bir günah olarak nitelendirdi.


Katolik Kilisesi de önceki günlerde değişikliğe karşı görüş belirtmişti. Vatikan'ın biyoetikle ilgili konularla ilgilenen bir organı olan Papalık Yaşam Akademisi, raporunda, insan yaşamının alınmasının ilk gününde evrensel insan haklarının olamayacağını belirtti.


Yaşamın korunması insanlığın ilk hedefi olmalıdır. Katolik Kilisesi için bu bir ideoloji değil, bir gerçeklik, tüm Hıristiyanlara tanıtılmış bir insan gerçeğidir.